DeFi Nedir & Ne İşimize Yarar?

Merkeziyetsiz finans  ya da kısaltılmış ismiyle DeFi ; merkeziyetsiz ve gözetimsiz altyapıya dayalı yatırım, borç alma & verme ve ticaret gibi hizmetler için kullanılan kapsayıcı bir terimdir. Küresel ekonomiyi nasıl demokratikleştirebileceğimiz blok zinciri ve kripto paralar ile birlikte tartışılmaya başlanmış olsa da, bunu yapmamızı sağlayacak olan şey DeFi’dir.

“MERKEZİ FİNANS” NOKTASINDAKİ SORUN

 

Para ve sermaye piyasaları büyük fikirlerin gerçeğe dönüşmesini sağlayarak toplumun refahına yön verebilir ancak bu piyasalarda finanstaki güç merkezileştirilmiştir. Yani çoğu insan neyin finanse edileceğine dair kararların dışında tutulurken bu amaçla gerçekleştirilen projelerden çok küçük miktarlarda kar elde etmektedir.

 

Küresel girişim sermayesi fonlarının yarısından fazlası, çoğu San Francisco ve New York City gibi birkaç şehirde bulunmak üzere ABD’deki yeni girişimlere sağlanmaktadır. Diğer yandan, ABD’de bile toplumun yüzde 80’lik taban kısmı şirket hisselerinin yalnızca yüzde 7’sine sahipken, diğer ülkelerdeki pek çok kişinin bu borsalara erişimi dahi bulunmamaktadır. Her ne kadar finans, küresel ekonomiyi merkezine koysa da, açık bir sistem değildir.

Yatırım yapan çoğu insan varlıklarının kontrolünü bankalara ve diğer aracılara devreder. Böylelikle profesyonel yöneticiler finans piyasasındaki paralarını akıllıca bir şekilde değerlendirebilirler. Buradaki mantık; bu şekilde hareket etmenin daha yüksek bir getiri sağlayacağı ve dolayısıyla hesap sahibinin kar sağlayacak olmasıdır. Ancak elde edilen sonuç, kontrolü ve riski sistemin merkezinde tutmaktır. Her ne kadar deneyimli olurlarsa olsunlar bankacıların da yanılabildiklerinin ve de, tıpkı 2008 emlak balonunda olduğu gibi piyasalardaki riskleri göremeyebileceklerinin farkındayız. Bütün parayı kontrol ettiklerinde, risk merkezde birikir ve sistemin bütünü tehlikeye atar.

Bununla beraber bankalar yoluyla “tasarruf etme” (para biriktirme) yöntemleri söz konusu olduğunda çoğu insan kendi paraları üzerinde kontrol sahibi değildir. Hesap bakiyeleri sadece rakamlardan ibarettir. Gerçekte ise bu paralar bankalar tarafından çoğu insanın anlamadığı bir şekilde kullanılmaktadır. Acil durumlarda, Arjantin, Venezuela ve Zimbabve örneklerinde de olduğu gibi, bankaya hücumlar (yani, batacağı düşünülen bir bankadan mevduat sahiplerinin hep birlikte para çekmeye çalışması) nakit bakiyesinin hızlı bir şekilde sıfırlanmasına neden olabilmektedir. Para aslında senin olmadığında, bir adım atmak oldukça zordur. İtibari para yerel olarak kısıtlanmıştır. ABD ve Avrupa arasında para transferi yapmak kolay olabilir, ancak bundan fazlası değildir. Yurtdışına para transfer etmeye çalışırsanız, çok sayıda bürokrasi duvarı ve aracı ücreti ile karşı karşıya kalırsınız.

Eksik merkeziyetsizleştirme

Satoshi, 2008 yılında Bitcoin’i kişilerin kendi varlıkları üzerinde kontrol sahibi olabilmeleri için aracı gerektirmeyen küresel, denkler arası yerleşimlere sahip ilk çözüm olarak ortaya çıkardı. Bitcoin ve erken dönemde ortaya çıkan kripto paralar daha geniş bir finansal araçlar setine erişimden ziyade sadece para basımı ve depolanmasını merkeziyetsizleştirebildi.

 

Şu anda mevcut bulunan kripto alanıyla ilgili olarak şu iki önemli sorun söz konusudur:

1. Her ne kadar protokoller merkeziyetsizleştirilmiş ve konsensüs algoritmalarına dayalı hale getirilmiş olsa da borsa gibi sistemlere erişim noktalarının bir çoğu hala merkezidir.
2. Kripto para projelerinin çoğu, genellikle şeffaflık veya hesap verebilirlik sunmayan ve ekosistemin yeni bölümlerinin gelişimi hakkında açıkça bilgi sağlamayan merkezi kuruluşlar veya şirketler tarafından yürütülmektedir.

Erişim konusu

Katılımcıların yüksek düzeyde bilgiye ve giriş için erişimine sahip olması gereken finans ve kripto para gibi alanların, dünyanın büyük kısmına o kadar da açık olmaması hiç de şaşırtıcı bir durum değil. Yine de, finansın günümüz dünyasında oynadığı ve blok zinciri tabanlı finansın da muhtemelen gelecekte oynayacağı kilit rolden dolayı insanlığın büyük kısmının kilit altında tutulması problemli bir duruma işaret etmektedir. Çeşitlilik karar vermede yardımcıdır, şayet finansal sistemimiz en başından daha adil ve açık olsaydı, vergilendirme konusunda çoğu tartışmayı bertaraf edebilirdik.

Merkeziyetsiz finans

Çoğu FinTech (finans teknolojisi) firması ile yeni nesil bankalar tüketiciye daha fazla kontrol vermeyi vaat etmektedir. Ne yazık ki bu vaatler çoğu zaman boştur çünkü çoğu durumda varlıkları yönetmeye devam eden yine bankadır. Müşteri, varlıklarını iyi bir şekilde yönetmesi için bankaya güvenmek zorundadır. Her ne kadar hızlı ve daha kullanışlı olsalar da işleyişleri temelde eski tip bankacılıktan farklı değildir. Bu noktada radikal bir değişiklik ancak varlıklar ve erişim üzerinde tam bireysel kontrol ile sağlanabilir.

 

Mevcut yenilikçi finansal ürün geliştiricilerinin büyük kısmı merkeziyetsizleştirilmiş platformlar aracılığıyla varlık alışverişi konusunda açık kaynaklı protokolleri kullanma yolundalar. Yeni platformlar, bugünkü haliyle finansa göre iki büyük avantaj sunar:

1. Yeni platformlarla birlikte insanlar, belirli bir komisyon ödeyerek varlıklarına bakmaları için herhangi bir aracı kuruma güvenmek zorunda kalmaksızın, halihazırda bilinen ve yeni birçok değer biçiminin kilidini açabileceklerdir. Bu platformlara herkes erişebilmekle beraber, merkezi bir kontrol söz konusu değildir.


2. Protokollerin tamamı açık kaynaklıdır; dolayısıyla herkes bu platformlar üzerine yeni finansal ürünler inşa edebilirken, dünyanın dört bir yanından insanlar bu platformlar üzerinde gerek işbirliği yapabilir gerekse de yeni değer yaratma biçimleri bulabilirler.  Platformlara daha fazla sayıda kullanıcı ve geliştiricinin geçmesi ile beraber, daha hızlı bir inovasyona ve güçlü ağ etkilerine yol açabilir.

Merkeziyetsiz finans, ya da diğer adıyla “DeFi”, halihazırda, kişilerin varlıklarının tek sorumlusunun daima yine kendileri olmalarını sağlayan bir dizi ortak finansal araç ve pazar yeri sağlamaktadır. DeFi protokollerini farklı kılan üç şey vardır:

1. Birlikte Çalışabilirlik : İşlevselliğin izole edilmediği anlamına gelir. Mevcut finansal sistemin kontrolü aracılarda ve rantiyerlerdedir. Dolayısıyla kaidesi uyruk, gelir veya kullandığınız banka gibi gelişigüzel faktörlere dayalı olarak erişimi kısıtlamak üzerine kuruludur. DeFi ise hem şeffaflık hem de kimin oluşturduğuna bakılmaksızın, birlikte sorunsuz şekilde çalışan işlevler ile tanımlanır.

2.Programlanabilirlik : İşlemlerin insanlar tarafından değil akıllı sözleşmeler tarafından kontrol edildiği anlamını taşır. Bu da sistemi, daha güvenli ve özelleştirilebilir hale getirirken sınırsız sayıda olasılık sağlar.

3.Bileştirilebilirlik : Sistemin tamamının lego bloklarından oluşan bir kutuya benzediği, yani yapılabileceklerin sınırı olmadığı anlamını taşır. Her şeyi çok sayıda kombinasyonda derleyebilirsiniz. Aralarında daima mükemmel bir uyum vardır.

Günümüzde  protokollerin büyük kısmı Ethereum akıllı sözleşmelerine dayanmaktadır. Bunlardan en gelecek vaat edenlerden ve gelişmiş olanlardan bazıları şunlardır:

• Uniswap, 0x, Kyber vb. merkeziyetsiz borsalar
Döviz kuru rizikosuna karşı korunma ve transfer bakımından güvenilir bir değere sahip olan, Dai, USDC vb. varlığa dayalı olmayan stablecoinler (stabil kriptolar)
ETF’lere merkeziyetsiz bir eşdeğer sunan, Set Protocol vb. otomatik varlık yönetimi stratejileri
Compound, Aave gibi para piyasaları
 DyDx gibi kredili menkul kıymet işlemleri
Borç verme & alma için, Dharma veya Compound gibi tokenize borç/kredi platformları
Opyn, Nexus gibi sigortalar

Piyasaları her ne kadar şu an için küçük olsa da bunlar, sadece bireye hizmet etmeyen, aynı zamanda ona ait olan programlanabilir değer depolarına sahip olan küresel bir finans piyasası olarak umut vaat etmektedirler.

Powered by brandok

Sosyal Medyada Biz